Blog

Dinler arası diyalog fikrinin tarihteki temsilcileri kim ya da kimlerdi?

Dinler arası diyalog fikrinin tarihteki temsilcileri kim ya da kimlerdi?

17-04-2013

Son yıllarda sıkça duyduğumuz ‘dinler arası diyalog’ kavramının tarihine baktığımızda ilginç
durumlarla karşılaşıyoruz ve de tarih tekerrürden ibarettir sözünü anımsıyoruz. Bilmeliyiz ki tarih sadece
tekerrürden ibaret değildir. Tarihin süreklilik yanı da vardır. Bu bağlamda kavramın yüklendiği anlam
bakımından sürekliliğinden bahsetmek mümkündür. Kavramın vücut değiştirmiş şeklini yüzyıllar
öncesinde görmekteyiz: Hindistan Sultanı Ekber Şah’ın ‘Din-i İlahi’ adında kurduğu yeni dinde. Ekber
Şah 16. yüzyılda ülke topraklarını adım adım genişleterek, Hindistan'ı tek bir merkezi idare altında
toplamayı başaran ilk hükümdardır. Hindistan çok farklı dinlere mensup tebaadan oluşmaktaydı ve bu
durum idareyi oldukça zorlaştırıyordu. Ekber Şah da bunun farkındaydı ve buna çare olarak da ‘Din-i
İlahi’ yani Hindistan dinlerinin sentezini görmekteydi. Sentez dediysek de aslında İslam dışındaki
dinlerin ağırlıkta olduğu bir dindi bu. Bu dinde Mecusiler gibi ateşe, Hindular gibi güneşe tapılır,
Hristiyanlar gibi istavroz (haç) çıkartılırdı. Hristiyanlığa da ilgisi olan Ekber Şah, Hint denizlerindeki
Portekiz sömürgelerinin genel merkezine bir mektup yazarak iki rahibin Hıristiyanlığı anlatan
kitaplarla gönderilmesini istemiş ve Portekiz Kralı da Cizvitleri göndermişti. Ekber Şah’ın Hristiyanlığa
olan yakınlığından nemalanmak isteyen İngiltere de misyonerleri aracılığıyla Hindistan’a girmeye
başladı. Hindistan’ın Kalküte şehrinde ticaret yapmak için Şah’tan izin aldılar. Sömürgelerinin de
temellerini atmış oldular. İngiliz Derviş adlı kitabın müellifi de bu durumu şu şekilde anlatmıştır:
“Zavallı Şah, İngilizlerin sömürge yapacakları bir memlekete önce askerlerini değil, tüccar ve
misyonerlerini gönderdiğini bilmiyordu.” (Mehmet Hasan Bulut, İngiliz Derviş Yeni Türkiye’nin Doğuşu
ve Aubrey Herbert, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2017, s.33.) İngilizler daha sonraki sultanlar
döneminde de arazi satın aldılar ve bunun akabinde oraları muhafaza etmek amacıyla da asker
göndermeye başladılar. Son söz olarak diyebiliriz ki Dinler arası diyalog hareketi yeni oluşan bir
durum değildir. Yüzyıllardır dünyayı tek devlet olarak yönetmek isteyenlerin bu amaç için kullanmaya
çalıştıkları yöntemleridir. Hedefleri yüzyıllardır değişmedi yalnızca bu uğurda modern metotları
kullanmaya başladılar. Yazıyı bir soru ile neticelendirebiliriz. Kurulmak istenen tek dünya devletinin
merkezi sizce neresi olarak planlanmıştır?

Yorum Yaz


E-Posta :


Saklı tutulacaktır

İsim :


Yorumunuzun yanında gösterilir

Yorumu Gönder

Mevcut Yorumlar

  • Gönderilmiş hiç yorum yok. İlk yapan siz olun!